Buraları boş bırakmamak lâzım.

Her attığım adım, bi sonrakine hazırlık niteliğinde olmaya başladı.

Hocalarımdan biri, "Doktora yapacaksan 20'li yaşlarını bu işe vermeye hazırlıklı ol" dedi. Sanki insanlar doktora yaparken yaşamıyorlarmış gibi. Doktora uykusuna yatıp 5 yıl kadar sonra 30 yaşında uyanıyorlarmış gibi. İşini çok seven bi hocaydı bunu söyleyen, çok da gençti ve beni, yapmayı gerçekten istemediğim bi işe heves sonucu atılmaktan korumaya çalışıyordu bence. Ya da ben çok iyimserim.

"Siyaseti, tarihi zaten okur öğrenirsin, sen mühendis ol." kafasına hastayım. "Hobi olarak gene yap."ın spesifik versiyonu.

Mühendislere yapılan şu muamele son bulsun artık. Hiç odun sanat öğrencisi yok sanki. "Ne çocuğumun mühendis olmasına izin veririm, ne de kızım olursa mühendise veririm." diyen mühendis duydum. (Uuu. Bu arada, konudan bağımsız olarak, cümledeki ataerkilliği bulunuz.)

Biri vefat ettiğinde, hayatımızı hiç etkilemeyecek biri, çok çok uzaktan bi akrabamız, ne bileyim, duyduğumuzda ağlamadığımız biri. O zaman bile her şey bir iki dakikalığına anlamsız oluyor. Ölümü fark etmek böyle daha sarsıcı sanki. Kendine acımaya fırsat bulamadan, "Bitti mi yani?" diyorsun. Filmin sonunu anlamamışsın gibi.

İtiraf ediyorum, bugün ilk defa koşu bandına çıktım. Tutunmadan koşmakta epey zorlandım. Bi sonraki adımı yetiştirememe korkusunu hiç bu kadar somut yaşamamıştım.

katharsis

Phasellus facilisis convallis metus, ut imperdiet augue auctor nec. Duis at velit id augue lobortis porta. Sed varius, enim accumsan aliquam tincidunt, tortor urna vulputate quam, eget finibus urna est in augue.

Hiç yorum yok: