Dalgacılar Akademisi No.3 - Logoterapi ve Veronika Ölmek İstiyor

Dalgacılar Akademisi'nde atölye konularımızdan biri de Logoterapi idi. Viktor E.  Frankl 'ın İnsanın Anlam Arayışı isimli kitabı üzerinden logoterapi hakkında konuştuk. Yunancada pek çok anlamı olan logos un anlamlarından biri de "anlam" imiş. Logoterapiye göre; kişinin kendi yaşamında anlam bulma arayışı yaşamını sürdürmesini sağlayan temel bir güdürür.

"Varoluşsal boşluk 20.yy'ın yaygın bir olgusudur. Hiç bir içgüdü insana ne yapacağını söylemez. Hiç bir gelenek ona ne yapması gerektiğini söylemez, ne arzuladığını bile bilmez. Bunun yerine ya diğer insanların yaptığı şeyleri arzular (uydumculuk) ya da diğer insanların kendisinden yapmak istediği şeyleri yapar (totalitercilik)"

Varoluşsal boşluk temel olarak kendini can sıkıntısı durumunda dışavurur. Yine akademide okuduğumuz ve edebiyat atölyesinde tartıştığımız Veronika Ölmek İstiyor isimli kitap da aslında varoluşsal boşluk ve logoterapi hakkında. Viktor E.Frankl varoluşsal boşluğun en belirgin olduğu anlardan birine örnek olarak "Pazar Nevrozu"ndan bahseder:

"Pazar nevrozunu yani haftanın yoğun işlerinin telaşından sıyrılan ve kendi içlerindeki boşluk belirginleştiği zaman yaşamlarının içerikten yoksun olduğunun farkına varan insanların tatil depresyonunu ele alın. Depresyon, saldırganlık, uyuşturucu vb. alışkanlıkları bunların altında yatan varoluşsal boşluğu kavramadığımız sürece anlayamayız."

Veronika Ölmek İstiyor'da da pazar nevrozundan bahsedilir :

"Kronik acılaşma vakalarında, söz konusu kişi hastalığını haftada yalnız bir kez hisseder: pazar günü öğleden sonraları. O durumda tekdüze bir iş ile oyalanmadığından, belirtiler oraya çıkar. Bir türlü geçmek bilmeyen o sakin öğleden sonraları cehennemden farksızdır.Kişi huzur yerine derin ve kesintisiz bir sinirlilik içinde olduğundan hayatında bazı şeylerin hiç de doğru düzgün gitmediğini fark eder. Derken pazartesi günü gelir ve acılaşmış kişi bir gün önceki sıkıntısını unutur, ama hiç bir zaman doğru dürüst dinlenecek vakti olmadığından, hafta sonlarının ne kadar çabuk geçtiğinden şikayet etmekten geri durmaz."

Bu noktada logoterapi hakkında konuşmadan önce "acılaşma" olayından da bahsetmek istiyorum. Veronika Ölmek İstiyor' daki doktor amcamız varoluşsal boşluğu farkına varmayan ya da farkında varıp da kaçmaya çalışan kişilerdeki ruh halini ve yaşam faaliyetlerini acılaşma diye tanımlar. Acılaşan kişi dış tehditlerden kendisini arındırır, tek düze yaşamın arkasına saklanır. " İşe gitmeyi, televizyon seyretmeyi, çocuk yapmayı, trafikten şikayet etmeyi sürdürürler, ama bunlar hep otomatiğe bağlanmıştır ve herhangi bir duygu ile ilişkileri yoktur."

Logoterapiye göre kişi varoluşsal boşluğunu doldurabilmek için yaşamının potansiyel anlamını bulmalı ve gerçekleştirmelidir. Bu üç yoldan olabilir:
1. Bir eser yaratarak ya da bir iş yaparak
2. Bir şey yaşayarak ya da bir insanla etkileşerek
3. Kaçınılmaz acıya yönelik bir tavır geliştirerek

Viktor E.Frankl üçe ayırsa da herkesin hayatında bulacağı anlam farklı olacaktır. Kimileri hayatının boşluğunu kariyer başarıları ile doldurur. Kimisi cinsellik ile. Belki sapkın bir cinsellik. Herkes için de kendi anlamı daha "anlamlı" olacaktır. Bunun bir doğrusu var mıdır? Çoğunlukla boşluğu doldurma yöntemi olarak cinselliği ya da salt materyalist başarıları seçenleri kınarız, ben de bunu yapıyorum. Bunu boşluğu doldurmak olarak değil, kaçış olarak görüyorum ya da görürdüm demeliyim. Ama akademideki atölye sırasında konuştuklarımızdan sonra fark ettim ki "doğru anlam" diye bir şey yok. Belki erdemli anlam diyebiliriz. Ama bu kişiye göredir. Anlam arayışı sonucu cinselliği seçen insan ile, diğer benzer tavırları sergileyen kişi sanırım şu noktada ayrılıyor: Bilinç; boşluğun ve boşluğu doldurmak için seçilen yolun farkındalığı.

İlgililere ilgili yazılar efenim, buyrun şöyle alalım sizi:
(Varoluşsal) Boşlukları Doldurmak İçin
Dalgacılar Akademisi No.1
Dalgacılar Akademisi No.2 - Taoculuk

Zeze

Phasellus facilisis convallis metus, ut imperdiet augue auctor nec. Duis at velit id augue lobortis porta. Sed varius, enim accumsan aliquam tincidunt, tortor urna vulputate quam, eget finibus urna est in augue.

Hiç yorum yok: