Özledim seni blog. Garip ruh hâlleri içersindeyim. Yazmak isteyip yazamıyorum, Zeze gibi meşgul de değilim ama tembellik mi deseeem, uyuşukluk mu deseeem ne desem bilemedim. Bak onu bile diyemedim.
Okul ve yurt arasında geçiyor hayatım şu sıralar. Bir de yolda. Yolda müzik dinliyorum. Beatles dinliyorum. En çok da A Hard Day's Night dinliyorum.
Hissettikleriyle barışık insanlar ne güzel insanlar dimi?
Sevince seviyorum diyen, kıskanınca kıskanıyorum diyen, ne istediğini ifade edebilen. Karşısındakini kırdığına dair en ufak bi şüphede durumu açıklığa kavuşturarak samimiyetini belli edebilen. Kendi zanlarının daima doğru olmadığının farkında olan.
Pazartesilerimi çekilir kılan bişey varsa, o da Fransızca dersleridir.
"Neden Fransızca öğreniyorsun ki? İspanyolca daha çok konuşuluyor. Ya da Rusça falan öğren bence." diyenlere cevabım, "Benim Fransızca hocam bi tane!" olacaktır bundan sonra.
O an çıkmadı ağzımdan tabi daha bikaç aylık azıcık Fransızcamla ama, burdan söyleyeyim kendisine ulaşsın:
Pas de probléme!
( E oraya kocaman Beatles albüm kapağını koymuşsun ama hiç bahsetmedin diyen varsa, o albümle ilgili duygularım yoğun ve elbet bâki. Ama bu sıralar yazma konusunda pek verimli sayılmam. O sebepten süresiz erteliyorum. İnşallah bigün yazmaya çalışır ve az çok becerdiğime inanırım, siz de okursunuz. Okursunuz dimi? Böyle kendi kendime mi konuşuyorum acaba ya?.. )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder