Barcelona'ya yaptığımız yolculuk sırasında ziyaret ettiğimiz her eserinin ardından Gaudi'ye hayran kalmıştık. Bir çok kişiye şöyle söyledim: Eğer üniversite tercihimi yapmadan önce bu şehre gelseydim Gaudi'den etkilenerek mimarlığı seçebilirdim. Doğaya hayran bir mimar, müthiş bir gözlem yeteneği, yaratıcılık ve kullanışlılık...

Gaudi'nin bir tarzı var o kesin. Bir kaç eserini gördükten sonra o tarzı yavaş yavaş anlıyor, başka yapıları ile karşılaştığınızda Evet işte o! diyebiliyorsunuz. Ortak noktaları sıradışı olmaları. Masal diyarından çıkmış gibiler bile diyebiliriz. Olağandışı olduğu kesin ama doğaya aykırı diyebilir miyiz?

Sagrada Familia kilisesini ziyaret ettiğimizde Gaudi ve Doğa isimli bir sergi vardı. O sergideki yazılardan sizin için bilgilendirici bir yazı hazırlamaya çalıştım haydi buyrun:

Gaudi 1878 yılında bir mimar olarak mezun olduğunda yeni, orjinal, yenilikçi, doğa ile sürekli iletişim halinde ve kesinlikle "kişisel" olan stilini geliştirmeye başladı. Casa Vicens'in inşaatı hakkında şöyle diyor:

Sarı çiçeklerden esinlendiği seramikler

"Ölçümleri almak için ilk gittiğimde arazi tamamen sarı çiçekler ile kaplıydı. Onları kullanacağım seramiklerdeki süsleyici tema (ornamental theme) olarak adapte ettim. Ayrıca çok gür palmiye ağaçları gördüm ve onların yapraklarına benzer demir piklerden yapılmış parçaları merdiven tırabzanlarda ve evin giriş kısmında kullandım."

Palmiyelerden esinlendiği figürler

Gaudi'nin pek çok işinde muhtemelen hayat ağacı olarak da geçen selvi ağacının meyvesinden esinlendiği dört kollu haç figürünü görürüz. Bu figür ile Casa Batllo'da ve Sagrada Familia'da  karşılaşabilirsiniz.

Sıkça kullandığı doğa figürlerinden bazıları da çiçek tomurcukları ve tahıl başakları. Özellikle binaların tepe noktalarında kullandığı bu figüre Palau Güell'in çatısında ve Sagrada Familia'da rastlayabilirsiniz.

Park Güell'in çatısı