Elimizde Y.’dan aldığımız Barselona Guide’ı, notlarımızı
tutmak için aldığımız defter, hostel rezervasyonlarımız, planlarımız ve
hayallerimiz ile çıktık yola. Esas amaç yaban ellerde okuyan S. İle buluşmak
idi. Kendisi ne yazık ki bize sadece iki gün katılabildi.
Defterimize gün gün notlar aldık, aa bak bunu
okuyucularımızla paylaşalım dediğimiz ipuçlarını, tavsiyelerini tek tek not
ettik. Beş günde Barselona nasıl gezilir buyrun başlayalım:
Barselona’ya yağmurlu bir Pazar gecesi vardık. Barselona Havalanından şehre ulaşmak için biz
Renfe isimli treni tercih ettik. Sizlerden gidenlere de kullanmalarını tavsiye
ederiz. Renfe treni havaalanının T2 terminalinden kalkıyor, uçakları T1 de
inenler ring tur ile kolaylıkla T2 terminaline geçebilir. T1 terminalinden
şehre giden otobüsler de var.
Defterimize gün gün ne yedik, nereleri gezdik, neler yaptık
not ettik. Burdan da daha detaylı paylaşımlar yapmayı planladık. E haydi başlayalım:
Birinci Gün
Gece trende Passeig de Gracia durağında inip yaşlı bir çiftten yarı ingilizce yarı tarzanca yol tarifi alıp metroya gittik. Kaldığımız otel Girona sokağında idi. Sonradan öğrendik Passeig de Gracia’dan 5 dakika yürüme mesafesinde olduğunu… katharsis kocaman bavulu ile acı bir şekilde deneyimledi metronun saçma bir tercih olduğunu.
Birinci Gün
Gece trende Passeig de Gracia durağında inip yaşlı bir çiftten yarı ingilizce yarı tarzanca yol tarifi alıp metroya gittik. Kaldığımız otel Girona sokağında idi. Sonradan öğrendik Passeig de Gracia’dan 5 dakika yürüme mesafesinde olduğunu… katharsis kocaman bavulu ile acı bir şekilde deneyimledi metronun saçma bir tercih olduğunu.
Nerede kaldık?
Odamız |
İnternetten yaptığımız uzun araştırmalar sonucu
Mediterranean Youth Hostel’i tercih ettik. Pek korkuyorduk kötü bir yer çıkacak
diye çünkü beş gecenin de parasını vermek gibi bir şapşallık yapmıştık. Ama
bizi hiç üzmedi. Her youth hostelde olduğu gibi çeşitli tercih haklarınız var:
özel odalar, mixed roomlar. Biz iki kişilik bir oda tercih ettik. Mixed
roomlarda durum nasıldır bilemem ama biz çooook memnun kaldık. Hostele gidip
check in yapınca size üç anahtar veriyorlar: apartmanın giriş kapısının
anahtarı, kaldığınız katın anahtarı ve tabi ki odanın. Bizim odamız 6.katta
idi. Bir katta üç oda var ve bu odanın kullanması için bir ortak mutfak mevcut.
Burda her sabah rahat rahat kahvaltımızı ettik. Odalar her gün temizlendi, resepsiyondakiler
çok tatlıydı, internet ve ortak alanları tatmin edici idi.
Yeri ise kesinlikle çok doğru bir tercih olmuş.
Barselona’nın modern yüzü Passeig de Gracia’ya beş dakika uzaklıkta, gezi
alanlarının olduğu Barri Gotic’e ise taş çatlasa on beş dakika. Geceleri
metrolar on ikide kapanıyor olsa da biz gezmecelerden sonra rahat rahat
yürüyerek döndük. Barselona’ya yolunuz düşerse orda kalmanızı tavsiye ederim.
Barselona’da Ulaşım:
Ulaşım seçenekleri yurtdışına çıkarken genelde merak
konusudur. Size birkaç seçenekten bahsedelim. Biz katharsis ile T10 biletini
tercih ettik. 9.45’e Renfe istasyonu girişinde satın aldığımız, ki her metro
girişinde ve tren istasyonunda makinalardan alabilirsiniz, bu bilet ile
Barselona’daki otobüslere ve metrolara rahatça binebiliyorsunuz. Yalnız Zone
lara ayrılmış şekilde. Gezeceğiniz yerler hep Zone 1’de olacak o yüzden Zone 1
alın. Olur da şehir merkezinden uzaklaşırsanız o zamanlar Zone’ları incelemeniz
gerekecek. Normalde bilet fiyatları 2-2.50 olduğu için T10 ile epey tasarruf
etmiş oluyorsunuz. Eğer bir haftadan çok daha uzun süre kalacaksınız
Transportation Card ve Barcelona Card gibi seçenekler de var.
Barselona’da çoğu alan yürüme mesafesinde. Hem şehri de
tanımak, ara sokaklarda başka yerler keşfetmek için çoğunlukla yürümenizi
tavsiye ederiz.
Ulaşımı da çözdüğümüze göre gezi başlasın!
La Rambla: İlk durağımız La Rambla idi. Tatlı
resepsiyonistimiz Oscar’ın da söylediği gibi bu cadde tam bir istiklal caddesi.
Geceleri hani ışıldayan mavi dönen cisimler var ya onları atan seyyar
satıcılarına kadar aynı. Tatilimiz boyunca La Rambla’dan en az otuz kere
geçmişizdir.
Plaça Catalunya’dan (Bizim Taksim meydanı gibi düşünün siz) başlayıp Colomb heykelinin bulunduğu sahile (
Karaköy sahil?) kadar inen La Rambla’da (aha da istiklal caddesi) dükkanlar, hediyelik eşyacılar, bazı müzeler, tam cadde üzerinde masalarını kurup servis yapan restoranlar var. Çok
turistik bir bölge olduğu için şehrin en pahalı bölgesi olduğunu
söyleyebiliriz.
La Rambla üzerinde sahile doğru yürürken Centre
de Cultura Contemporanie de Barcelona ‘yı geçince çok şenlikli bir pazara
vardık. Her tezgahta 1,2,3 euroya meyve paketleri vardı, rengarenk. Almasak
olmazdı. Her gece zorla meyve yediren babam görse gözleri yaşarırdı.
Plaça Reial
Girişi La Rambla üzerindeki Grand Teatre del
Liceu karşı tarafında biraz ilerde girişi olan, favori mekanlarımızdan biri.
Dört tarafı zemin katında restoranların bulunduğu apartmanlar ile çevrili bu
meydanda ortada bir de insanların takıldığı çeşme var. Geceleri keyifli zaman
geçirmek için ideal mekanlardan biri. Şehrin favori eğlence mekanlarından biri
olan Jamboree, elit yemek zevkini uygun fiyatlarla buluşturan Les Quinze Nitz,
içki içmek ve dans etmek için ideal bir yer olan Ocana bu avlumsu alanda.
Plaça Reial’in sol tarafındaki çıkış sokağından çıkın: “Vidre”.
Orda güzel butikler var bakınız Wasabi:
Ayrıca shotçılar, barlar, eğlence mekanları bol bol var.
Escudellers sokağını takip edince George Orwell meydanına çıkıyorsunuz. Bu
bölgeler salaş yerler, Taksim arka sokaklar diyeyim ben size.
Daha sonra elimizde harita meşhur katedrali bulmak için yola
çıktık. George Orwell meydanından Plaça Sant Jaume’ye çıktık. Bu bulvarı
katedrale bağlayan Bisbe sokağını pek sevdik. 2Bis isimli bir dükkan var:
hediyelik eşya ve dekorasyon. Dali’nin çizdiği eriyik saatler, Freddie Mercury hatta Dr.House heykelleri falan da falan.
hediyelik eşya ve dekorasyon. Dali’nin çizdiği eriyik saatler, Freddie Mercury hatta Dr.House heykelleri falan da falan.
Katedral
Etkileyici bir bahçe, altınlı yaldızlı şaşaalı heykeller. Gotik döneme ait bir katedral. Giriş 6 euro Katharsis’e sorduk, nedir bu gotik?
(Düzeltme yapılmadan simultane not edilmiştir.)
- 1200’lerde çıkmış bir şey. Nerde çıkmış dersen böyle
kuzeyde. Gotlar diye birileri var aslında ama gotik bunla alakalı değil galiba.
Ben o ara dinleyemedim dersi tam keh keh
Peki yapısal özellikleri nelerdir?
- Çok yüksek ve çok aydınlık: yüksek kuleler ve bol pencere.
- Flying Buttres denen destekler ile çok yüksek kula
yapabiliyorlar. Ayrıca flying buttressler boşluklu olduğu için çokça da
pencere yapılabiliyor
- Çok işlemeli
- Ön cephede ana kapının üstünde “rose window” oluyor. İç
tarafında da vitray oluyor. Rose window yuvarlak ya da kıvrımlı, çiçeksi
olabilir. Bizim katedraldeki çiçek motifli idi.
Bir de katedrallerde genelde şöyle bir olay varmış; yapı
üstten incelendiğinde haç gibi bir yerleşim kullanılıyormuş. Bizim katedralde
öyle idi.
Katedralin ön cephesini hayranlıkla izlerken bir yandan da
harika bir müzik geliyordu: piyano ve keman. Ben kayıttan veriliyor sandım önce
ama bir sokak sanatçısıymış meğer. Bir makinadan piyano altyapısını veriyor ve
üstüne keman çalıyordu. Katedralin büyüsüne büyü katıyordu!
Yorgunluktan ölmüş bir şekilde otele döndük. Saati dokuza
kurup uyuduk. Gece dokuz!
La Rambla üzerinde bir restoranda oturup tapas ve paella yedik.
O sırada ikimizde anı bozmamak için çok
bozuntuya vermedik ama mekandan hiç memnun kalmadık.
Okuyucuya Tavsiye: La Rambla üzerindeki yerlere aldanmayın
yemek kaliteleri çok düşük. O ışıklı yolda oturmak çok cazip biliyorum. İlla
oturmak istiyorsanız Sangria sipariş edin, onu için. Paranıza yazık.
İspanya’da en çok göreceğiniz ve duyacağınız kelime tapas
olabilir. Tapas böyle içkinin yanında atıştırmalık yiyecekler. Her şeye tapas
diyolar neredeyse: risotto, böyle sosiscikler, kalamar ve midye gibi deniz
ürünleri, kızarmış ekmek üzerinde bir şeyler. Tapas barlar var, bu mekanlar ana
yemek satmıyor, sadece içki ve tapas.
Paella (Paeya diye okunuyor) denemezseniz çok ayıp
edersiniz. Biraz risotto gibi, lapa pilav ( lapa denince çirkin bir şeymiş gibi
oluyor ama bilakis leziz! ) safranlı-baharatlı ve genelde deniz ürünlü. Deniz
ürünü sevenler için çok çok leziz. En güzel paella nerde bulunur ilerleyen
yazılarda paylaşacağız. Sangria ise şarap meyve suyu karışımı hafif bir içecek.
Ne yapsak diye Plaça Reial’de, Vibre sokağında dolanırken
bir zenci abimizle karşılaştık. Barney Stinson’un zenci kardeşi mübarek. Onun
tavsiyesi ile Jamboree isimli bir mekana gittik. Pazartesi gecesi olduğu için
mekanlar pek boştu, çok keyifli değildi. Ama Jamboree yine diğer mekanlara göre
daha iyiydi. Biz gittiğimizde Jam Session vardı. Çaldılar, söylediler, dinledik. Giriş 5 euro.
Evet ilk gün aşağı yukarı bu kadar, görüşmek üzere!
1 yorum:
Güzel bilgiler ve harika fotoğraflar için teşekkürler..
Yorum Gönder