Pazar günü Dalgacılar Akademisi için yola çıkıyorum. Aslında akademiye yolculuk çok önceden başladı benim için. Okudum, düşündüm, yazdım. En çok ilgimi çeken, şu zamana kadar ki düşüncelerimle uyuşan Varoluşçuluk Felsefesi oldu.
Boşlukları doldurmak için yazısı ve hatta bu blogda yazdığım
ilk yazı bu sempatime kanıt aslında.
Bakalım Varoluşçuluk'un esinlendiği filozof Kierkegaard ne diyor:

...
.....Kierkegaard'a göre varoluşun üç biçimi olabilir: estetik aşama, etik aşama ve dini aşama. Estetik aşamada bulunan biri hep günü gününe yaşar ve haz peşinde koşar. Bir şeyin iyi olması güzel,hoş ya da keyif verici olması demektir. Estetik eğilimli insan, hazlarının ve ruh hallerinin elinde bir oyuncak gibidir. Sıkıcı gelen her şey kötüdür onun için. Estetik aşamada yaşayan biri kolayca kaygı ve boşluk duygusuna kapılıverir. Ama bu duyguları yaşıyorsa, o zaman da umut var demektir. Kierkegaard için kaygı neredeyse olumlu bir şeydir. Kişinin "varoluşsal durumda" bulunduğunu gösterir.
Etik aşamada ise işler biraz daha ciddidir. Asıl önemli olan insanın neyi doğru neyi yanlış saydığı değil, doğru ya da yanlış bir şey karşısında tavır alma kararlılığıdır. Oysa estetik aşamada bulunun biri sadece neyin eğlenceli, neyin can sıkıcı olduğuyla ilgilidir.....
2 yorum:
Dalgacılar Akademisi'nin varlığından haberdar değildim yazını okuyana dek ve araştırınca harika bir deneyim olacağını düşündüm. Dönünce hakkında yazarsın umarım! İyi eğlenceler!
H.
Dalgacılar Akademisi yepyeni bir oluşum. Seneye sen de katılırsın belki! Döndüğümde mutlaka hakkında yazı (hatta yazılar) yazarım. Senin için de tadını çıkaracağım !
Yorum Gönder