Son zamanlarda arkadaş çevrelerinde yaptığım tüm konuşmaların özeti: - Kaybolmuş hissediyorum. - Ne iş yapmak istediğimi bilmiyoru...
Şey... Merhaba dünyalı. Biliyorum uzun zamandır ortalıklarda yokuz. Bir ara döner gibi olduk, sonra tekrar ortadan kaybolduk. Zeze Viyana...
Daha önce yazdığımız Boş Ev blog yazısı ndan Kim Ki-duk 'u az çok tanırsınız, kendisi Kore'li, huyunda suyunda azıcık Haneke içeren ...
Yazmak neden böyle bilmiyorum. Düşünceler yazılınca kaybolup gidiyor sanki. Belki gerçekte anlamsızlar, ben sadece yazınca fark ediyorum. Mu...
Kitap olsun film olsun, insan olsun şarkı olsun, herhangi bir şey ile aramızda tatlı tesadüfler yaşandıysa inanın daha çok seviyorum onu....
Bir kadın iki adam ve sempatik enstrümanlar: We Were Evergreen Staj zamanlarında Youtube karıştırmacalarım sırasında rastlayıp kanı...
Beni Afilli Filintalar ile tanıştıran katharsis'e selam olsun. Yorgun bir sabahın ardından 12.45 vapuru ile Kadıköy'e geçmede...
Peki neden yaz gecesi ruhu?
Gece, günün en büyülü saatleri değil midir? Gündüzün kaosundan sıyrıldığın, kendinle baş başa kaldığın, maskelerini indirme şansına sahip olduğun, kalabalıklarından arındığın saatler.
Her şeyi yapabilirmiş, herkese ulaşabilirmiş gibi hissettiğin, varolmaktan en çok keyif aldığın dakikalar.
Kendi dünyanda ördüğün ince bir duvarın ardında gerçek dünyayı kısa bir süre için geride bıraktığın, yalnız kalabildiğin, dünyanın aslında sadece sen olduğunu en iyi anladığın saniyeler.
Bu büyülü araf en çok da yazın bulur beni. Bu blog da bir yaz gecesi doğmadı mı zaten?
Şimdi söyle, yaz gecesi ruhunu sen de hissetmedin mi hiç?