IF - Holy Motors

All the world's a stage,                                                  
And all the men and women merely players;                
They have their exits and their entrances,                    
And one man in his time plays many parts. 


Bir tiyatro sahnesidir bütün dünya,  
Kadınlar ve erkeklerde sadece birer oyuncu   
Sahneye bir girer bir çıkarlar
Ve tek bir insan ömrü boyunca pek çok rol oynar

William Shakespare, As you like it - Nasıl İsterseniz

Bir adam, Paris'te bir gün, dokuz görev, dokuz rol... Filmin baş kahramanı Oscar, sabah beyaz bir limuzinle kapısından alınır, gün içinde dokuz adet randevusu vardır. Kim tarafından görevlendirildiğiniz bilmediğimiz bu adam dokuz randevuda dokuz farklı kılığa girer; bir dilenci, bir baba, ölüm döşeğinde bir adam... Ve filmde bu ilginç mesleği sürdüren tek kişi olmadığını görürüz. Bir sahnede meslektaşı ile karşılıklı rollerde bile bulunurlar.

!f 2013'ün pek çok kişi tarafından en iddialı filmi olarak değerlendirilen  Holy Motors'dan çıktıktan sonra allak bullak olduk M ile. Minik detaylara takıldığımızda kayboluyorduk evet. Oscar neden bir görevinde üzerine o aptalca ışıldayan noktalar olan dar kıyafeti giydi ve o kadınla o karanlık odada sevişti? Neden ona benzeyen bir kaç adam vardı? Neden görevlerinden biri kendine benzeyen adamı öldürmekti? Neden boynuna bıçağı yedikten sonra ölmedi? Mesleği icabı başka insanların yerine mi geçiyordu yoksa müşterisi için özgün bir performans mı sergiliyordu?

Evet bu sorular hala cevapsız. Ama seyircileri neyi düşünmeye ittiği bence az çok ortada:

Son zamanlarda okuduğum Goffman'ın Günlük Yaşamda Benliğin Sunumu isimli kitap aslında Holy Motors üstüne çok uygun oldu. Her birimiz günlük hayatımızda belirli kalıplar içerisinde kendimize ait bir performans sergiliyoruz. Yakın arkadaş rolü, öğrenci rolü, sevgili rolü... Girdiğimiz her farklı sosyal ortamda büyük ya da küçük farklılıklar ile ihtiyaçlarımızı ve karşımızdaki insanların beklentilerini karşıladığım roller içerisinde buluyoruz kendimizi. Bazen farkında olarak, bazen habersiz. Aslında Oscar gibi biz de gün içerisinde belli randevulara gidiyoruz:

Sabah uyandın. Ailen ile kahvaltı. Sıcak, çocukları ile ilgilenen, şefkatli anne. Daha sonra iş. Sorumluluk sahibi, görevlerini yerine getiren, güçlü kadın. Öğle yemeğinde liseden arkadaşlar ile yemek. Komik ve eğlenceli arkadaş, esprilerini hazırlamayı unutma. Öğle yemeğinden sonra yeni müşteri ile toplantı. Kendinden emin ol, müşteriyi kazan. Akşam kocanın sergisine gitmelisin. İyi ve kültürlü eş, utanılacak bir yanın olmasın, dertlerini geride bırak.

Goffman'ın kitabında okuduğum William James alıntısı şöyle diyor:

...pratikte şunu söyleyebiliriz ki, kişinin görüşüne önem verdiği ne kadar insan grubu varsa, birbirinden farklı o kadar toplumsal benliği vardır. Genel anlamda bu grupların her birine farklı bir yüzünü gösterir."

Her hareketin bir performans olduğunu bilirken, ben ne ara böyle bir insan oldum diye sorarken insan nasıl devam eder? Patronu olduğunu tahmin ettiğimiz kişi Oscar'a soruyor:

 -Devam etmeni ne sağlıyor Oscar?
- Eylemin güzelliği.

Leos Carax'ın yönettiği film önce korkutucu bir atmosferde başlıyor daha sonra dramatik bir hal alıyor. Sonlara doğru ise kendinizi Kylie Minogue'un seslendirdiği bir şarkı ile bir müzikal içinde buluyorsunuz. Hayat da böyle değil mi zaten? Sürekli değişen ruh halleri ve ortam şartları.



Filmde çok sevilen benim de çok sevdiğim bir kısım: Akordiyon Sahnesi. Seyirciler tam da "Neler oluyor ama ben gerçekten anlamamaya başladım!" derken müzikal bir ara. Müzikal bir numara diyebiliriz.




Oscar'ı oynayan, rolden role giren Denis Lavant'a da kocaman bir alkış.

Şurda oldukça güzel bir söyleşi var. Film sahnelerini tartışıyorlar bir göz atın derim. Onun dışında burda da güzel bir yazı var, ve şurda.

Zeze

Phasellus facilisis convallis metus, ut imperdiet augue auctor nec. Duis at velit id augue lobortis porta. Sed varius, enim accumsan aliquam tincidunt, tortor urna vulputate quam, eget finibus urna est in augue.

1 yorum:

Bir Adamın Güncesi dedi ki...

Goffman'ı severiz :)