Bir !f İstanbul zamanı daha geldi çattı. Günler öncesinden filmlerin peşine düşüldü, bu sabah alarmlar kuruldu, ön satışlardan biletler kapışıldı. Bu yıl !f biraz buruk. katharsis yok çünkü.

katharsis artık çok uzaklarda.

Aman ha aklınıza kötü şeyler gelmesin! Amerika'ya gitti kendisi. Okuyacak büyük adam olacak, hanimiş katharsis hanimiş agu bugu.

Bakalım Zeze bu sene !f için neler seçmiş:

Black Pond / Kara Göl

Fragmanındaki sinir bozucu hava beni cezbetti diyebilirim.

Holy Motors / Kutsal Motorlar

Festivalin en iddialı, en bilinmez, en çılgın filmi sanırım bu olsa gerek. "Yönetmeni dahil kimse ne hakkında olduğunu tam olarak anlamıyor" diye tanıtmış !f. Gerçeküstü bir tarzı seçmiş olan yönetmen bizi büyülü ve gizemli bir dünyaya itiyor. Bir gün içinde Paris'te dokuz ayrı karaktere bürünen bir adam. Filmde çok fazla derin ve felsefi yorum gerektiren malzemeler varmış ama bunların aslında hiç bir mantıklı sebebi de olmayabilirmiş. Kafalar karışacak gibi!

Laurence Anyways

Filmin yönetmeni Xavier Dolan film festivallerinin sevilen isimlerinden biri. Daha önce onu Annemi Öldürdüm ve Hayali Aşıklar filmleri ile görmüş olmanız yüksek ihtimal. Kadın olmak isteyen bir adamın ve ona destek olan olmaya çalışan sevgilisinin hikayesi. Diğer iki filminin aksine Xavier Dolan bu sefer oyunculuk yapmıyor, kameranın arkasında durmayı tercih ediyor.

Consuming Spirits / Ruhları Tüketmek

Sanat bu değilse nedir? diyor !f yazarları. Christopher Sullivan'ın elinden çıkmış bir animasyon film. Konusu için size !f sitesine davet ediyorum.

The Suicide Shop / İntihar Dükkanı

İntihar oranlarının hızla attığı bir şehirde insanları istedikleri intihar yöntemine kavuşturacak malzemeleri satan bir dükkan, bu dükkan ile geçimini sağlamaktan gayet mutlu olan bir aile ve bu aileye katılan yeni bir çocuk. Fazla mutlu, fazla hayat enerjisi ile dolu... Ters giden bir şeyler var! Bu müzikalde öyle sahneler var ki sanatın en yüksek biçimi animasyon olmalı dedirtiyor insana, diyor !f yazarı.

Turning / Dönüş

Aman tanrım!!! Bu filmi son anda gördüm tesadüfen! Antony and the Johnsons müzikleri eşliğinde on üç kadının hikayesi. H.A bunu seveceksin biliyorum!

Şu ana kadar ki filmler zamanıma uydurarak gidebildiklerim. Ama bazı filmler var ki gidemiyorum ve aklımda kaldılar:

Antiviral

Justin Bieber'cılar One Direction'cıları da düşündüğümüzde insanların ünlülere karşı duyduğu aşırı zaaf günümüzde de oldukça sık rastlanan bir durum. Bu filmde de biraz zamanı ileri alıyoruz. Artık ünlülere karşı olan zaaf öyle bir dereceye ulaşmış ki insanlar o ünlülerin hastalıklarına, virüslerine, mikroplarına sahip olmak istiyorlar. Hiciv dolu bir film. Vizyona girmeyeceği için indirmek gerekecek.

Pas ve Kemik

Marion Cotillard derim başka bir şey demem...

On the Road / Yolda

Beat kuşağının, yeraltı edebiyatının vazgeçilmezi Jack Kerouac'ın kült kitabı Yolda'nın film versiyonu. Bu filme gitmeyişim bir tercih aslında. Mutlaka vizyona girecek o yüzden tercihlerimde üst sıralara koymadım. Kitabı daha okumadım, önce okumak istiyorum. Ayrıca filmde Twilight yıldızı kızımızın oynuyor oluşu da beni üzüyor.

Kim bilir belki bir filmde yan yana otururuz, neden olmasın? İyi seyirler!