"This is the true and impossible story of my very great love. You may see this and think it's magic. But falling in love is an act of magic."
Bir film Little Miss Sunshine'ın yönetmeni Jonathan Dayton'dan çıkar, Devotcha'nın müzikleri ile şenlenirse nasıl güzel bir film olmaz sorarım size. Sorarım sana katharsis!
Filme az kalsın gidemeyecektim. Biletimi evde unutmuşum, saat 1 de çıktım okuldan karşıya geçtim, eve gittim, bileti aldım, çıktım, Taksime gittim. Saat 15.50...
Biraz asosyal, zamanında yazdığı bir kitap çok başarılı olmuş, sadece kardeşi, doktoru ve menajeri ile görüşen Calvin bir gün rüyasında bir kız görür. Daha sonra onun hakkında yazmaya başlar. "Yatağa yattığımda tek istediğim ertesi gün kalkıp yazarak onunla beraber olmak!" der hatta. Ve bir gün... Ruby (yazdığı karakter) salonunda ortaya çıkar. Gerisini de anlatmıyorum çünkü izlemelisiniz.
Bütün salon epey güldük ilk başlarda. Ama sadece gülmedik, biraz hüzünlendik. Mucizevi olayların bile mutluluk için yeterli olmadığını gördük. Daktiloya bir kaç kelime yazarak her istediğiniz gerçek olsa da, bazen işler karışabiliyor. Sadece karşı tarafı değiştirmek ile sanırım bir ilişki yürümüyor. Diyelim ki elinize bir şans daha geçti, bu sefer neleri değiştireceksiniz?
Biliyor muydunuz?
Bu yazıyı yazarken fark ettim ki bizim baş karakter Calvin Little Miss Sunshine'daki sessiz çocuk!
Hatta ve hatta bundan sonra bir de baktım The Good Heart'daki çocuk da oymuş! Yine bir film festivalinde bu filme gitmiştim, if olsa gerek. Özellikle beraber gittiğim şahıs çok sevmişti bu filmi.
Filmin senaryosunu Ruby'i oynayan Zoe Kazan yazmış. Zoe'nun annesi Benjamin Button'ın senaristi imiş bir de.
Filmdeki iki başrolümüz gerçek hayatta da beraber yaşıyorlarmış. Hatta çocukları varmış!
Ahanda burda izleyicilerin hazırladığı posterler var. Çok güzel şeyler var birini de yazıda kullandım hatta :
Şurda da bir röportaj var.
Hadi şimdi daha iyi bir işiniz yoksa izleyin filmi. İşiniz varsa bile izletin torrentin inmesi iki saati bulur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder