Dalgacılar Akademisi No.1

"Hepimiz hayatlarımızda bazı üzüntüler, ayrılıklar, acılar yaşamışızdır mutlaka. Burada olduğumuz sürece bunları geride bırakmanızı istiyorum. Elimizde bir haftamız var ve bu süre çok değerli. Bir daha belki de hiçbir zaman bu yirmi beş kişinin hayatı bu denli kesişmeyecek."  Sözleri ile başladı Dalgacılar Akademisi. Bundan daha etkili bir konuşma nasıl yapılabilirdi bilemiyorum. O andan itibaren ben de eğitmenimiz Fırat'ın bu sözlerini aklımdan çıkarmamaya özen gösterdim.

Otobüsten iner inmez Şirince'ye gitmek için bindiğim minibüste rastladım bir kaç Dalgacı'ya. Sohbet hemen başladı. Herkes hevesli, meraklı, bilgiye aç, algıları açık bir şekilde gelmişti zaten. Çok güzel insanlar tanıdım. Sadece bir hafta da bazı insanlara nasıl bu kadar bağlandım inanın bilmiyorum. Hayır aslında biliyorum. Hayatlarımız daha önce kesişmemiş olsa bile çoğumuz aynı şeyleri okumuş, aynı şeyleri izlemiş, aynı şeylere gülüp, aynı cümlelere kafa yormuştuk. Dersler kadar sonrası muhabbetleri bile benim için yeni bilgilerle dolduğum zamanlardı.

Hayatımda ilk defa çadırda kaldım. Gece rüzgarın uğultusu ile uyumak bambaşka bir şeymiş. Bazı geceler öyle sallandı ki çadır uykumdan uyandım. Doğal klima.

Günler saat yedi gibi başladı. Öğlen üç buçuğa kadar dersler devam etti. Sonrasında ise İzmir'de geziler. Efes, Meryem Ana, Artemis Tapınağı, Selçuk Müzesi...

Akademi Ali Nesin'in matematik köyünde hayat buldu. Köyün pozitif enerjisi anlatılacak gibi değil, bunu kendi aramızda da sık sık konuştuk. Köyde favori noktamız Uyku Mevkii idi.( Uğruna matematikçilerle kavga bile edildi ! ) Ders aralarını ve çoğu geceyi orda sohbet ederek geçirdik. Sustuğumuz anlarda gözlerimizi gökyüzüne dikip esen rüzgarla gelen huzuru içimize çektik.

Boş kaldığımız anlarda Şirince'ye kaçtık hep. Nişanyan oteline gitmeyi de ihmal etmedik ! Öyle bir yer ki otel gibi değil. İçeri girdikten sonra köyün devamı zannetim zaten ben. Sonra birden ormanın içinden bir havuz çıktı. Doğayla iç içe, rengarenk, harika bir yer. Hele ki kule... Halka açık olan kulenin manzarası inanılmaz. Şarabınızı. kitabınızı alıp çıkın bütün gün kalın orda. Ben çok keyif aldım, orda bulunduğum sürece The Beatles'ın Because u kafamda çaldı hep : Because the wind is high it blows my mind. Seneye yazın en azından bir kaç gün orda kalmak hedefim !

Ve son olarak tatlı bir sürprizle kapadık akademiyi. Fırat daha ilk günden bizi bir sürprize hazırlamıştı. Sonrasında aramızda sürpriz aşağı sürpriz yukarı. Son gün sürprizlerimizle karşılaştık. Camdan yapılmış kolye uçları ile sarılı parşomenler. Parşömenlerin içinde özenle seçilmiş şiirler ve çizilmiş resimler. Herkes birer tane seçti kendine. İşte benimkisi:

Isırgan otundan bir uçurtma senin neşen
İçine açtığı için sığ sanılıyor kederin
Ne denli seyreltsen de kendini
Her yerde tanıyorlar seni

Sen bizden değilsin, sen bizden değilsin
Söylediğin şarkı nerenin?


Sınırlar sabitti sanıyorlar,dünya bu kadar yuvarlak
Nüfusun çoğunluğu orta ikiden terkken
sen bizden değilsin, sen bizden değilsin
Nehrin öte yakasına bakıyor bize gözlerin


Uçurtman gökyüzüne takılmış
Adımlarına otlar dolaşırken
Hiçbir yere gidemezsin
Buralı bile değilken
Sen bizden değilsin, sen bizden değilsin
Nerelisin sen?
Uzun bir ıslıkla uçurtma nehre düşer
Mezarlıkta otlar biterken


Murathan Mungan-Yabancının Uçurtması

Dersten aldığım notları, beni düşünmeye iten noktaları zamanla burdan paylaşacağım ama bunun için kendimle baş başa bir güne ihtiyacım var. Şimdi başka bir koşturmacanın içine düştüm. Esen kalın.


İlgililere ilgili yazılar efenim buyrun, sizi şöyle alalım:
Dalgacılar Akademisi No.2
Varoluşsal Durum
(Varoluşsal) Boşlukları Doldurmak İçin
Aristoteles

Zeze

Phasellus facilisis convallis metus, ut imperdiet augue auctor nec. Duis at velit id augue lobortis porta. Sed varius, enim accumsan aliquam tincidunt, tortor urna vulputate quam, eget finibus urna est in augue.

Hiç yorum yok: